DİN ŞURASI, ERDOĞAN VE LAİKLİK

Geçtiğimiz hafta 6. Din Şurası yapıldı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın bir dini önder gibi, laikliği hiçe sayan “hayatımızın merkezine dini koyacağız, İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz” yaklaşımı üzerinde neredeyse hiç konuşulmadı. Nerdeyse bütün siyasi çevreler ve akademisyenler, köşe yazarları “üç maymunu” oynadı. Görmedi, duymadı, konuşmadı!

Yaşanan onca olaydan sonra, ülkemiz Türkiye şaşırmanın en aza indiği bir ülkeye dönmüş olsa da, “hayatımızın merkezine dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz” diyen kişi, bir din alimi değil, Anayasası’na “laikliği ve hukuku” yerleştirmiş olan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Bu nedenle bu konuşmayı görmemezlikten gelmek doğru değil!

Doğru olmasına “doğru” değil ama gerçek bu…
Anayasa’nın ikinci maddesinde laiklik cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılmasına, 24. Madde’de “Din duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı, devletin sosyal, ekonomik, siyasal ve hukuksal temel düzeninin, yani toplumsal ve kamusal alanın kısmen de olsa din kurallarıyla düzenlenemeyeceği” vurgusu çok açık yapılmış olmasına rağmen, Sayın Erdoğan, hadi dini alim olmayı geçtim, AKP Genel Başkanı sıfatıyla da değil, doğrudan “T.C. Cumhurbaşkanı” sıfatıyla bu konuşmayı yapamaz!

“Yapamaz” desek de, Anayasa’nın doğrudan bağladığı Cumhurbaşkanı, laiklikle, sekülerlikle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu sözleri yalnızca söylemekle kalmıyor, uzunca bir süredir uyguluyor da…

Hedef “dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek” olunca, bu hedefe ciddi bir karşı duruş da ortaya çıkmayınca, eğitimde artan din eğitimi ve imam hatipleşme de, kızların ve erkeklerin ayrı sınıflar da okutulması da, kuran kurslarının MEB’den alınarak Diyanet’e verilmesi de, Diyanet’e öğretmen atama yetkisi verilmesi de tesadüf olmuyor…
Diyanet’in bütçesinin 11,5 milyara çıkartılması da, Milli Eğitim Balakanlığı’nda din eğitim bütçesinin 9 milyar 904 milyon TL’ye  çıkartılması da tesadüf olmuyor…
Ya da Diyanet işleri Başkanı’nın protokoldeki yerinin en ön sıralara çekilmesi de tesadüf olmuyor…

6. Din Şurası’nda Erdoğan’ın konuşması, bütün bu ve benzeri yaklaşımların ve uygulamaların daha da artacağını gösteriyor…

Ekonomik krizin derinleşmesi, yoksullukla zenginlik arasındaki makasın giderek açılması, yargı, eğitim, sağlık gibi akla gelebilecek her konuda sorunların büyümesi, tepki alanlarının bütün siyasal ve sosyolojik alanlara sirayet etmesi, tepkilerin öfkeye dönüşmeye başlaması Erdoğan’ın bu yaklaşımını derinleştireceğine işaret ediyor…

Ekonomik krizle bütünleşen yönetememezlik hali, kullanıma uygun dini ve milliyetçi duyguları kullanmayı öne çıkartıyor…

Schreiben Sie einen Kommentar