25 MİLYONLUK SORU VE BENİM CEVABIM

Sinan Aygün’ün önce “benden 25 milyon rüşvet istediler”, sonra da “elimde belge var, rüşvet değil irtikap” dediği ancak ısrarlı taleplere rağmen, nedense elindeki belgeleri bir türlü açıklamadığı iddianın arka planında da okul var!

Sinan Aygün programda “ben okulu 2017 yılında valilikle anlaşarak babamın hayrına yaptırmak için protokol yaptım” dese de 24 Kasım 2016 tarihli “Ankara BB Meclisi İmar ve Bayındırlık Komisyonu Raporu”nda sözünü yerine getirmese de “32 derslik bir okul yaptırma sözü” var.

Sinan Aygün’ün verdiği bu “söz” belediye raporlarına da girdiği için ben de programda bu konunun üzerine gittim, bu işi belediye adına takip eden avukatın aynı zamanda kendi avukatı olmasının “yasal zemini olsa da, etik açıdan ahlaki ve vicdani olmadığını” belirttim. Hukuku herkes işine geldiği gibi kullandığı için sorun yarattığını söyledim. Bunun üzerine Sinan Aygün, bugün sosyal medyada ve yazılı basında çok konuşulan o “meşhur” soruyu sordu:
“Ben Okul işini halledeydim, 25 milyonu vereydim benim inşaatım mühürlenecek miydi?”
Ben de programda aynen şöyle dedim: “Mühürlenmeyecekti büyük olasılıkla ama asıl sorun da bu! Siz bu işleri teşvik ediyorsunuz, siz derken bütün büyük mütahitler bu yöntemi teşvik ediyor. Böyle bir şey olabilir mi?
Ülkede çok ciddi bir imar rantı sorunu var. İmar rantı çok hızlı zenginleşmeyi beraberinde getiriyor.
Ülkemizde partilerin ve belediyelerin davranış kalıpları ve refleksleri birbirine benzedi. Bu işin önünün kesilmesi lazım…
Siz vicdani olarak gerçekten rahat mısınız? Ankara emsal büyütmeden dolayı beton yığınına dönüşmüş durumda, İstanbul’da bundan farklı değil. İmar rantı ve emsal büyütme bu ülkeye zarar veriyor. Sizin gibi mütahitler de çok hızlı büyüyor. Benim temel itiraz noktam bu!”

25 Aralık 2019, İstanbul

Necdet Saraç

Schreiben Sie einen Kommentar