ADALETİN İZİNİ SÜRMEK

Yaşı neredeyse cumhuriyet tarihiyle eşit, yaşamıyla ve yaşadıklarıyla 100 yıllık Cumhuriyet tarihinin canlı bir örneği olan 88 yaşındaki Seyfi Oktay, yutkunmayıp konuşanlardan. Bugün yaşananları 1980’lerden itibaren görmüş, kuvvetler ayrılığını hep önemsemiş, güçlünün üstünlüğü değil hukukun üstünlüğünü hep öne çıkarmış, devleti hep demokratik laik-hukuk devleti olarak tarif etmiş, “yargılamak otomatik bir kuralı uygulamak değildir, kararın duygusu var, adalet hissi var, taraflar gibi yaşaması var. Karar bunların ışığında kanunlara göre verilir” demiş…
Adalet Bakanı olarak yaptığı ilk iş “tabutluk” denilen Eskişehir Cezaevini kapatmak olmuş, Meclis’te lakabı önce “Özal’ın Belalısı” sonra da bireyin hak ve özgürlüklerini yasalar önünde garantiyi almak, “karakolları camdan yapmak” istediği için “CMUK Seyfi” olmuş…
Siyasal İslamcı dalganın gelişimine ve Fettullah Gülen örgütlenmesine hep açıkça karşı çıkmış, “devlet hukuk devleti ve laik olmalı” demiş, 1983’den itibaren konuyu kerelerce meclise taşımış ama “bir Alevi’nin mezhepçi hezeyanları” diye dikkate alınmamış!
2000’lerde bazıları AKP’ye “değişim ve dönüşüm” payeleri verirken, Seyfi Oktay,“siyasal İslamcılardan demokrasi çıkmaz” demiş…
İktidar ondan intikam almak için “heykeli dikilecek adam” dedikleri Zekeriya Öz’ün talimatıyla 1 Haziran 2010’da Ergenekon Davası’ndan dolayı Seyfi Oktay’ın gözaltına almaya kalktığında evinin önüne gelen yüzerce kişi yapılan adaletsizliğe  “faşizme karşı omuz omuza” diye isyan etmiş…

Belli ki, adaletsizlik üzerine kurulu bu rejim değişmedikçe bizim adaletin izini sürme mücadelemiz de devam edecek…

2 Nisan 2022, İstanbul

Necdet Saraç

Schreiben Sie einen Kommentar