GÖÇ VE UYUM BAKANLIĞI KURULMALI!

Büyük bir demokrasi hamlesi gibi sunulan Arap Baharı’nın üzerinden tam 11 yıl geçti. O günlerde AKP ve Erdoğan lehine estirilen rüzgar o kadar güçlüydü ki, Erdoğan Şam’daki Emevi Cami’sinde namaz kılacağını ilan etmiş, müdahale başladıktan hemen sonra tarih bile vermiş “gelecek hafta” demişti…

Ama olmadı, yanlış hesap Şam’dan döndü!

O günlerde “bu hesabınız yanlış, yapmayın, etmeyin, insanları Sünni Şii diye mezhepleri üzerinden bölmeyin” diyenleri dinleyen olmadığı gibi, sonra da olmadı. “Yan yolları sapmayın, Esad’la doğrudan görüşün, Şam’la, Kahire’yle, Bağdat’la ilişkileri normalleştirin” diyenler de, savaşı ve sertliği öne çıkartmak yerine “Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı’nı kuralım” diyenler de dinlenmedi!

Geldik bugüne…
Ne kadar kesin olduğu kuşkulu olsa da “resmi rakamlara göre” 3 milyon 700 bin Suriyeli ile ağırlığını Afganlıların oluşturduğu 1 milyonu aşkın, toplamda 5 milyon  sığınmacı Türkiye’de…

Bugün kamuoyu araştırma şirketlerinin yaptığı araştırmalarda “Türkiye’nin en önemli sorununda” birinci sırayı açık ara “ekonomik krizin” aldığını, ikinci sırayı da “Göçmenlerin” aldığını görüyoruz. Bu sonuçları gören iktidar, siyasi sorumluluk üstlenmek ve kesin çözüme üretmek yerine, muhalefetin “göndereceğiz” söylemlerinin de etkisiyle “U dönüşü” yaparak, ne olduğu anlaşılmayan “gönüllü ve onurlu geri dönüş”   söylemine sarılıyor. Zaten Türkiye’de en kolay iş siyasi sorumluluk üstlenmek yerine faturayı karşı tarafa çıkarmak değil mi? Faturayı “ülkelerinden kaçıp” Türkiye’ye gelen Suriyelilere kesip, arkasından da “bunları ülkelerine geri göndereceğiz” dedin mi, alkışı da alırsın, övgüyü de!

Sürecin en başında yanlış yapan, bölgeye dair hiçbir öngörüsü tutmayan Erdoğan iktidarı başta olmak üzere sağından soluna bütün siyasi partiler bu işin böyle kolay olmayacağını biliyor ama çağımız popülizm dönemi. Üstelik, göçmene, sığınmacıya, mülteciye tavır aldın mı sandıkta karşılık da buluyorsun! Örneği de çok: Almanya, Fransa, Macaristan yalnızca son örnekler…

Ülke isimleri değişse de “temel gerçek” hiç değişmiyor. Sistemi sorgulamak yerine başka bir göçmeni sorgulamak hep en kolayı oluyor! Bu yüzden göçmen karşıtlığı siyasette giderek belirleyici oluyor! Örneğin geçen yıl Almanya’da yapılan bir araştırmaya göre Almanların yüzde 47’si “Müslümanların fazlalığından dolayı kendilerini yabancı gibi hissettiğini” söylemiş. Türkiye’de SODEV’in yaptığı bir araştırmada ise katılımcıların yüzde 66,1’i “Suriyeliler ülkelerine gönderilmeli” derken, yüzde 55,7’si de “Suriyeli komşu istemiyorum” diyor!

Schreiben Sie einen Kommentar