ALİ EKBER ÇİÇEK: PERVANELİKTE ONDÖRT BİN YIL GEZEN BİR HAYAT!

(Aramızdan ayrılışının 12. Yılında Ali Ekber Çiçek’i saygıyla anıyorum…)

‘’Haydar’’ Alevi öğretisindeki önemli sıfatlardan biri, asla her önüne gelene ’’Haydar’’ denmez. Halkın ‘’Haydar’’ı olmak ‘’haydarlaşmak’’ kolay değildir…
’’Haydar’’ın bir yanında yiğitlik, gözüpeklik ve cesurluk varken, diğer yanında bilgelik vardır, ışığın peşinden, ‘’imkansızın’’ peşinde koşmak, ‘’insanı insan etmek’’ vardır. Mal zenginliğinden üstün olan gönül zenginliği, enginlik vardır. Bu anlamıyla da her ’’Haydar’’ aynı zamanda ışık peşinde koşan hümanizm donuna bürünmüş bir derviştir…
O, güneşe elini uzatıp, ateşten bir tutam ışık almak isteyen pervanelerin, imkansızı isteyenlerin öncülerindendi. O, belki de bu nedenle, müthiş parçası Haydar Haydar’a “on dört bin yıl gezdik pervanelikde” diye başlamıştı. (…)

Yaşadığı 71 yılın hemen hemen tamamında ışığın peşinde olan, onun etrafında pervane olan Türk Halk Müziği’nin ve Alevi müziğinin büyük ustası Ali Ekber Çiçeği yitirdik. Ali Ekber Çiçek’le birlikte on dört bin yıldır ışığın peşinde pervane olanlarda böylece önemli sözcülerinden birini yitirdiler…
Bütün hayatı boyunca ‘’gönül zenginliği’’ni öne çıkaran, ışığın etrafında pervane olan Ali Ekber Çiçek hayatını kendi cümleleri ile şöyle özetliyor: ”Gerçekleri göstermek, gerçeğe kavuşmak ve gerçeği olduğu gibi insanlara anlatmak için çalışmış bir insanım. Cahilden uzak, kâmile yakın oldum; büyüklerime saygı ile, küçüklerime sevgiyle yaklaştım. Konuşulan her kelâmı ibadet gibi dinledim, kimseyi acizlik ve bilgisizlikle itham etmedim. Hayatım boyunca hiçbir maddi menfaat sağlamadan, insanların duygularını sömürmek gibi bir yanlışlığa meydan vermedim…’’